
Artık bir dönüm noktasına geldik. Getirildik.
Göz göre göre, yüzümüze gülerek getirildik. Çok mu geç? Hayır. Zaten evet demiş olsaydık burada bunu bile yazamıyor ve okuyamıyor olabilirdik.
Üstümüzde ölü toprağı var. Biz silkelenmeye çalışıyoruz onlar kafamızı topraktan kaldırmayalım diye daha çok bastırıyor.
Dünyanın bir numaralı terörist ülkesi ve yönetimi ABD'yi arkalarına almışlar ve güç gösterisi yapıyorlar. Hedef belli: Karanlıklara gömülmüş bir Türkiye. Sevr'de yapamadıklarını 87 yıl sonra, yüzümüze gülerek, arkamızdan itekleyerek, AB havucunu göstererek ve daha ağır şekilde gerçekleştirmeye çalışıyorlar.
1960'da ABD yörüngesinden çıkmaya çalıştık, aynı ay içinde ABD destekli ihtilal yapıldı. En demokratik anayasa dedik ama arkasındaki oyunları hep göz ardı etti.
1980'de söylem belliydi. Kardeş kardeşi vuruyor. ABD ikinci defa sahneye orduyu çıkardı. Bu sefer faşist bir anayasa ile karşılaştık.
Şimdi orduyu boşuna beklemeyin. Öyle bir kıskaç altında kaldılar ki, aşağı tükürseler AB, yukarı tükürseler insan hakları. Ülke elden gidiyor, gerisi teferruat!
Öyle bir oyun ki, "Ülkem" dediğin zaman ülkücü, "Türk'üm" dediğin zaman faşist sayılıyorsun.
Kaç kişiyiz? Milyonlarca Atatürk'üz! Bekçileriz, zamanı geldiği an gözünü kırpmayacak bekçileriz...