13 Kasım 2007 Salı

Play it again Sam!

13 Kasım, 2007. Kazablanka...
Henüz etrafı detaylı görmedim ama ilk izlenimim: Gayet güzel!
Afrika'da veya kapalı bir Müslüman ülkesinde gibi hissetmedim. Ancak kiminle konuştuysam Kazablanka Fas değildir diyor. Marakeş'i görmeliymişim. Görelim bakalım...

15 Kasım, 2007. Kazablanka...
Dün akşam iş çıkışı biraz yürüme fırsatım oldu. Dışarda yemek yedim. Özetle;
-) Antoine de Saint-Exupéry'nin Sahra çölünde pilotluk yaparken Kazablanka'da uğradığı bara uğrama fırsatım oldu. Petit Poucet... Komikti. Türkiye'de, taşra birahanelerine benziyor. Kadın giremiyor. Arapça müzik geri plandan hoş bir nağme ile kulağa çarpıyor. Dışarıdan içerisi gözükmüyor...
-) Yemek için Tapas bara gittim. La Bodega. Nefis bir şarap ve Tapas... Ama herkes mi Fransızca konuşur...Kalabalık ve hoş bir atmosferdi. Sonuçta yalnız olunca en iyi seçim barda yemek ve içmek...

16 Kasım, 2007. Kazablanka...
Medine'ye kadar yürüdüm (aslında şehir demekmiş). Sinek gibi yapışan satıcılar (en sevdiğim şey!) burada da beni buldu. Ama galiba buranın özelliği bu. Akşam yine La Bodega. BU sefer canlı müzik vardı ve nefis Flamenko çalıyorlardı. İlk defa Flamenko dansını canlı seyrettim. Müthişti.
Sabah Atlas Okyanusu kıyısında kahvaltı. Deniz, herşeyin havasını değiştiriyor. Hedef Marakech (kardeşimi mi kırıcam :-)

Bu akşam vakti deniz,
O bütün hasretimiz,
Sanki gelmiş de dile,
Nedametin sesiyle,
Çarparak kayalara,
Yetmez mi, diyor deniz,
Karada çektiğiniz? (CST)

5 Kasım 2007 Pazartesi

Hiç Gelme Gideceksen...

...
Kimler geçerken içimden,
Bir sen vardın,
Melekleri imrendiren...


http://www.youtube.com/watch?v=xiPJCadywfo

son söz:

hayat; sen ilerisi için plan yaparken yaşadıklarındır.