Böyle birşey görmeyi hiç beklemiyordum...
Bu kadarına daha hazır değildim... Değildik!
Biraz daha alıştırsalar, az daha bekleseler el çırpar, marş ile hafif kalça sallar ve hatta ortama da uyardım!
Bu kadar sakil bu kadar basit bir kutlamayı kim düşündü acaba? Buna kim olur verdi?
O salondakilerin hiç birisi olayın farkında değil kanımca. Oynanan oyunu da anlayamamışlar, neye alet olduklarını da.
Atatürk yakında kukla formatına, bezden bebek formatına girerse şaşmayın... Gidişat bu yönde.
Buna kişiyi ve fikileri zaman içinde sakız yapmak denir! Yok etmenin bir yoludur. Değersizleştirme, enflasyon ile eritme, yok etme.
"Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu kafidir"
Resepsiyonda bulunan davetlilerin hiç birisi bence "olayı" anlamamış. Fikirleri anlamamış...
...
Senin dalın yaprağın, biz senin fidanların.
Biz, bunları yapmadık.
Sen elbette bilirsin, bilirsin Mustafa Kemal:
Elsiz-ayaksız bir yeşil yılan.
Yaptıklarını yıkıyorlar Mustafa Kemal!
Hani bir vakitler Kubilay'ı kestiler.
Çün buyurdun! Kesenleri astılar
Sen uyudun. Asılanlar dirildi.
Mustafa'm! Mustafa Kemal'im!
...
(A.İ)
30 Ekim 2009 Cuma
13 Ekim 2009 Salı
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
son söz:
hayat; sen ilerisi için plan yaparken yaşadıklarındır.