Yazacak çok şey birikti... Az zamanda!
Bazen günler sanki damla damla, kovayı doldurmadan akıp gidiyor.
Bazen kova anında taşıyor, içimizdeki sıkıntı ve mutlulukların patlaması, taşması gibi.
Hayatın da dengesi yok. Belli bir ortalamada yaşasak? Hızlı iniş-çıkış şart mı?
Acaba bizim dengemizi böyle mi bozmaya çalışıyor hayat?
Nereden başlasam anlatmaya...
Önem sırasına koyalım desem, hepsi birbirinden önemli. Hepsi hayat akışını değiştiren olaylar.
Hepsi ya gülerek ya da hüzünle hatırlanacak önemli adımlar-kararlar.
Hepsinin ortak noktaları, kesinlikle hatırlanacak olmaları.
Buraya yazmamdaki gaye, olurda ben unutursam...
Banu İstanbul'a taşındı.
Artık kendi ayakları üstünde duracak. Ev idare etmenin zorluklarını anlayacak. Hayat mücadelesinin ne demek olduğunu yaşayarak kendisi görecek.
Çok uzun zamandır istediğim, doğrusunun bu olduğuna inandığım bir adımı attı.
Eminim, bugüne kadar kimse için kolay olmadı.
O'nun için de olmayacak.
Hayatını; günahı ve sevabıyla, yaptıkları-yapamadıklarıyla yüzde yüz kendisinin artık.
İnşallah iyi olur...
Karar verdim. El resimleri çekmeliyim.
Hikayesi olan ellerin resimlerini.
Ya da zaman içinde kendi hikayelerini yazacak ellerin.
Ne kadar önemli ama ne kadar detaylarda, gözlem dışında tuttuğumuz bir parçamız. Eldeki kırışıklara baktınız mı hiç yakından? Elin şekline, kıvrımlarına, deri altındaki hikayelere odaklandınız mı?
Çocukken tuttuğunuz anne-baba elini hatırlıyormusunuz?
Ya şimdi, en son ne zaman o ele dokundunuz? Farkı betimleyebilirmisiniz...
Derler ya, yüzü hayal mayal aklımda...
Ya eli, hiç aklımıza gelir mi?
Tamer'in hayatı son 2 ay içinde çok hızlı değişiyor.
Evet, herkesin hayatı değişiyor...
Ama şimdiki örnek biraz can yakıcı biçimde oluyor.
İyiyi doğruyu güzeli bulmak için bugün bir adım atıldı.
Daha güzel yarınlar umuduyla.
Aslında dün de bir adım atılmıştı... Daha önceki gün de...
Tüm o atılmış adımlar, verilmiş kararlar hep bugün içindi.
Ne yaman bir çelişki...
Acaba Volkan'ın dediği gibi mi; "bu hayata fazla anlam yüklemeyelim!"
Bütün bu olayların sonusunda şunu gördüm; Biz doğru insanlarız!
Biz; ben ve yakın çevrem. Arkadaşım dediğim, kardeşim diyebileceğim, yakın çevremde olan insanlar. Hayatıma girmiş olanlar. Birşeyler paylaştıklarım, hepsi.
Doğru insan; "kefil olabileceğim insan".
Şükürler olsun...