
Küçük yaşlarımdan aklımda babam ile ilgili kalan resim onun yüzü değil elleridir.
Yapılı, büyük, düzgün, hep bakımlı.
Ve o ellerden şefkat ve korkuyu aynı anda duydum hep.
O eller her zaman ya bir kalem ve cetvel veya gazete tutardı.
Babam yemek masasına eğilmiş, masada boydan boya aydınger, T cetvel, rapido kalemler. Çizerdi... Bu zamanlarda bir sürü barajın adını öğrendim. Ama masadan hep uzak durarak.
Masaya yaklaşmak, dokunmak yasaktı.
Yanlış çizilirse jilet elde, aydınger kazınırdı. Ne çok toz çıkardı. Sonra silgi... Ne hoş!
Benim için oyun, babam için göz nuru, emek demekti.
Şimdi bakıyorum o ellere, neler değişmemiş ki.
Neden o zaman da çekmedim acaba resmini.