26 Ağustos 2008 Salı

Cevapsız Sorular ve Mevlana

Hayatta neyin cevabını biliyoruz? Bildiklerimiz bilmediklerimizin yanında hiç birşey ve bazen bunu bile unutuyoruz.

Yaradan bize hem kalp hem akıl verdi. Neden acaba? Kendi kendimize eziyet etmek için mi? Batı ile doğuyu tek vücutta birleştiremeyiz ki. O zaman neden imkansıza deney tahtası olduk? Akıl mı kalbe yol gösterecek, yoksa tam tersi mi? Bilen var mı?

Bilmediğimiz soruları o kadar çok soruyorlar ki, artık cevaplar bile kimseyi tatmin etmiyor.

Cevabı bilsem ben çoktan yol almış olurdum.

Mevlana'nın hocası Seyyid Burhan Mevlana'nın yanından ayrılırken şöyle dedi; "Yalnız olmayacaksın. Çok büyük bir dost sana ayna olmaya gelecek. Yansıman karşısında hayrete düşeceksin ve aşkını tüm dünya huşuyla karşılayacak." Mevlana artık Yaradan'a yakarmaya başlamıştı ki "deniziyle" buluştu. Kendisini bir aynada gördü. Şems'in varlığı ile tamamlandı. Yıllarca beklediği, özlediği kendi oldu.

Hayatta herkes aynasını arıyor. Mevlana'ya hocası tarafından çok önceden verilen bu müjde aslında hepimiz için geçerli. Bir gün herkes "aynasına" kavuşacak, eminim.

Ama aynamızdaki ışıltı gözlerimizi kamaştırmasın. Sakın sakın haaa! Sonra elimizden düşerse aynanın tamiri olmuyor. Şems'ini kaybeden Mevlana örneği gibi.

Hiç yorum yok:

son söz:

hayat; sen ilerisi için plan yaparken yaşadıklarındır.