Önce ÇYDD'nin burs verdiği tüm öğrenciler hakkında yapılmış, çoktan bitirilmiş inceleme-fişleme haberi gazetelere düştü.
Kanımca yeterince yankı bulmadı.
Bu belli bir planın, korkutma, sindirme stratejisinin belki de en önemli halkalarından biriydi.
Konuyu iyi analiz edebilmek için o özel öğrencilerin şu an ne hissettiğini anlamaya çalışmalıyız. Kendimizi o küçük yaşlardaki canların yerine koymaya çalışalım. Bir an için. Devlet Baba bizim için inceleme başlatmış!
Daha sonra Zeynep Mutlu Eğitim Vakfı Kemer Okulların'nın yıkım haberi gazetelere düştü.
Bu noktada Zülfü Livaneli'nin yazısından (izin vereceğini düşünerek) bir alıntı yapmak istiyorum:
"O gün tatildi ama daha önceden talimat aldıkları için erkenden kalktılar.
Hava henüz aydınlanmamıştı.
Ramazan ayıydı, belki bazıları sahurdan sonra uyumadan yola çıktılar.
Altı yüz erkek, üstlerinin hazırladığı plana göre araçlara bindirildiler. Büyük bir konvoy oluşturdular.
Konvoyda otomobiller, kamyonlar, otobüsler, ağır iş makineleri vardı. Henüz uykuda olan İstanbul’un sokaklarını, caddelerini geçerken binalar zangırdıyordu.
Uykudan kalkıp pencereden bakanlar, bir savaş filmi izlediklerini sandılar.
Konvoy gün ağarırken hedef noktasına ulaştı. İnsan ve makine gücüyle hep birlikte atağa geçtiler.
Karşılarındaki düşman, okul binalarıydı..."
Aslında neyi düşman olarak belledikleri fazlasıyla ortada...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder