25 Eylül 2012 Salı

Evelim sendin, ahirim sen oldun...

Gönlüm hep seni arıyor
Neredesin sen...

Çocukluğumdan hatırladığım belli başlı anılardan birisi evimizde hep polis radyosunun açık olması, devamlı bir müzik sesinin yaz sıcakları ile yanmış evin duvarlarında yankılanmasıdır.

Hafif yaz esintisi ile tül perde havalanırken, öğlen sıcağından kaçmak için gölge ararken müzik sesi hep kulaklarımdaydı.

Annem farkında olmadan bana sanat müziği ve halk müziğini sevdirdi belkide.

Amcamın kızı bütün halk türklerini ezbere bilirdi. Bize geldiği zaman devamlı bir istek ile hep türkü isimlerini sıralardım. Sıkılmadan hepsini söylerdi.

Kim mi kaldı o zamanlardan aklımda; Zeki Müren, Selda Bağcan, Neşe Karaböcek, Barış Manço, Neşet Ertaş...Muharrem Ertaş...

Ve Neşet Ertaş bugün aramızdan ayrıldı.
Kendi şiirleri, besteleri, bozlakları ile bize söylecekleri bence daha bitmeden "babasının yanına" gitti.

Neredesin sen...
Bu mısrayı O'nun kadar yumuşak, O'nun kadar dokunaklı söyleyenine ben rastlamadım...

Ve canlı dinleyemedim O'nu hiç...

Allah rahmet etsin...

https://www.youtube.com/watch?v=-BnutYMWqJs

21 Haziran 2012 Perşembe

Seni Seviyorum

Seni seviyorum

Seni özlüyorum
Tükendim içinde biliyorum
Bitirdim kendimi görüyorum

Seni unutamıyorum
Seni özlüyorum
Gel beni kurtar düştüğümü görmeden
Gel beni kurtar öldüğümü bilmeden
Gel beni kurtar boğulduğumu bilmeden

Ve elimde bir cinayet
Kalbimde kan lekesi
İzleri sildim evet
Üstünde cesetleri

Seni ben sevdim
Seni hep bildim
Seni seviyorum
Seni özlüyorum

Behzat üstüne de yazmak lazım, bi ara...

8 Mayıs 2012 Salı

Karman Çorman

uyuyamadım
ama gözlerim uyuyor
cok mutsuzum ben sen bilemezsin.
bir vakit yaratsam
bir vakte düşsem çırılçıplak
bir vaktin karaltısında kalsam öyle masum ve
paramparça, darmadağın makam,
kalbimdeki kasabanın şefi,
mutlaka kaymış bir yıldız takardı yakasına!
ve anladım ki bir kez daha hatamı
ve anladım ki bir kez daha talihsizliğimi:
bulanık boktan bir sudur aşk
insanın kendisini görmek için eğildiği!

bişey olsun, ufacık bişey.
bi çikolata olsun ama ben onu gerçekten yemek istiyim
bu işte.
ve tadı gercekten guzel olsun kusmıyım sora.
birde bu işte.

Masal (S.Ali)

Başlık benden, içini doldurmak sizden...

Büyüdük-Büyütüldük

Hayatta size "kim" - "ne" öğretti?
Bir listeniz var mı?

Ağrı Dağı'nın yüksekliğinden, ya da dünyanın en uzun ırmağından bahsetmiyorum.
İsim şehir oyunu değil sorduğum soru.
Daha farklı birşey. Hayat ile ilgili.
Hayata karşı duruşunuz ile ilgili.

Kişsel tavrınız, karakteriniz ve sizin dışınızdaki her şey ile ilgili kimler size birşeyler öğretti.
Yanlış ile doğruyu, adam olmak ile kaypak olmak arasındaki farkı, sevmek ile nefret etmeyi kim ayrıştırdı gözünüzde?
Vermek ile hep istemenin farkını, sevmek ile dövmenin ne olduğunu,
Sırtınızı kime yaslayabileceğinizi, kimlere asla bulaşmayacğınızı kim anlattı size?

Listenizdeki isimlere tek tek bakın.
Kimlerin adını listede görmek isterdiniz ve/ama kimler var?

23 Şubat 2012 Perşembe

Eleştiri denemesi… 1453

Film hangi açıdan baktığınıza göre farklı değerlendirilebilir: muhafazakar veya komedi!

Tarafsız bakmaya çalışırsanız kendinizi ilkokul-sosyal bilgiler ders kitabını okurken bulabilirsiniz (sayfalar arasına Red Kit gizlenmiş haliyle). Bir ara Sultan Mehmet ünlü kaftanlı ve sivri sakallı portresiyle sahneye çıkacak diye düşündüm.

Peki film hiç mi bir şey katmadı, hiç mi sürüklemedi?
Filimin hakkını yememek lazım. Balık pişerken arasına defneyaprağı ile zencefil koyarsak güzel kokacağını. Justinyenin savaşa aslında Ellen’i görmek için katıldığını, ancak kızı Hasan ile yan yana görünce “dönüyoruz!” deyip saraya döndüğünü, Urban'ın aslında Ellen'in öz babası olmadığını (hatta Ellen'in aslında Müslüman olduğunu) alt başlıklar olarak öğrendik.

Bu kadar mı? Hayır.
Haclı ordularının aslında Perşembe pazarından ucuz penye alıp, üzerine boya ile haç resmi çizen insanlar olduğunu, Bizans saraylısının aslında her gece şarap içip-meyve yediğini, çatal-bıçaksız masaya oturmadıklarını, kızları hep yarı çıplak oynattıklarını, devlet kararlarını kızlarla beraber hamamda verdiklerini de gördük.

Ey Allahım, neden hep aynı yerde otluyoruz?

Göz alıcı efektler ile millete gaz vermeye çalışmak da bir yöntem. Ama keşke filimin biraz daha dolu, ışık saçan bir hikayesi olsaydı, film bize bir masal anlatsaydı.

Sonuç: Sadece İlkokul düzeyi tarih bilgisi almak istiyorsanız 1453 filmine gitmeyin, sahaflardan eski müfredat yayınlarına takılın! Okumak yerine seyrederim diyorsanız, gidin.

Dip not 1: Ya Sultan Mehmet yüzbinlerce askerin bir küçücük sur deliğinden sığmayacagını bilemeyecek kadar cahildi, ya da yönetmen "nasıl olsa elde cok asker var, ilk gün surlara sürelim hepsini, bir kismi hemen ölsün, karavanadan düşsün diye şark kurnazligina gitti!

son söz:

hayat; sen ilerisi için plan yaparken yaşadıklarındır.