7 Ağustos 2007 Salı

Mevlana - 1

2007 yılının Birleşmiş Milletler/UNESCO tarafından Mevlana yılı olarak ilan edildiğini biliyormuydunuz. Mevlana'nın doğumunun 800. yılı...

Gelecek yazı Mevlana ile ilgili olacak. Şimdi kısa, ama aslında uzun bir giriş:
"Hamdım, piştim, yandım"

4 yorum:

Adsız dedi ki...

uzun süredir okumak istiyordum" küçük prens" i. bugün okudum.

tilki ile konuştukları bölüme takılı kaldım. k.prens tilkiye soruyor :
"evcil ne demek?"
‘Bag kurmak’ anlamina gelir.”
“Bag kurmak mi?”
“Evet. Örnegin, den benim için sadece küçük bir çocuksun. Diger küçük çocuklardan hiçbir farkin yok benim için. Sana ihtiyacim da yok. Ayni şekilde, ben de senin için dünyadaki yüz binlerce tilkiden biriyim sadece. Bana ihtiyaç duymuyorsun. Ama beni evcilleştirirsen eger, birbirimize ihtiyacimiz olacak Sen benim için tek ve işsiz olacaksin, ben de senin için.”
Sustu tilki ve uzun bir süre küçük prensi izledi.
“Senden rica ediyorum. Lütfen beni evcilleştir!” dedi.
“Elbette” dedi küçük prens. “Ama pek fazla vaktim yok. Yeni arkadaşlar edinmem ve birçok şeyi anlayabilmem gerekiyor.”
“Sadece evcilleştirdigin kişiyi anlayabilirsin” dedi tilki. “Insanlarinsa hiçbir şeyi anlayacak vakitleri yoktur. Her şeyi dükkandan hazir alirlar. Ve arkadaşlar dükkanlarda satilmadigi için de, hiç arkadaşlari olmaz. Eger bir arkadaşin olsun istiyorsan, evcilleştir beni!”
“Ne yapmam gerekiyor peki?” diye sordu küçük prens.
“Çok sabirli olman gerekiyor. Önce çimenlerin üstüne, biraz uzagima oturmalisin. Ben gözümün ucuyla seni izleyecegim, sen hiçbir şey söylemeyeceksin. Sözcükler yanliş anlamalara neden olurlar. Ama her gün, biraz daha yakina gelebilirsin.”
Ertesi gün küçük prens yine geldi.
Ama günün herhangi bir vaktinde gelirsen, seni karşilamaya hazirlanacagim zamani asla bilemem. Insanin gelenekleri olmalidir.
“Gelenek nedir?”
“Bu da çok sik unutulan bir şeydir” dedi tilki. “Bir günü diger günlerden, bir saati diger saatlerden ayiran şeydir. Örnegin, şu benim avcilarin da gelenekleri vardir. Perşembeleri kizlarla dansa giderler. Bu yüzden de Perşembe benim için harika bir gündür. Üzüm baglarina kadar yürüyebilirim. Ama avcilar dansa herhangi bir gün gitseydi, benim için hiçbir günün özelligi olmayacakti ve asla tatil yapamayacaktim.”
Böylelikle küçük prens tilkiyi evcilleştirdi. Ve ayrilma vakti geldiginde “Ah! Sanirim aglayacagim” dedi tilki.
“Bu senin hatan” dedi küçük prens. “Ben sana zarar vermek istemedim. Seni evcilleştirmemi sen istedim.
“Dogru, haklisin” dedi tilki.
“Ama aglayacagini söyledin!”
“Evet, öyle.”
“O halde bunun sana hiçbir yarari olmadi.”
“Hayir, oldu. Bugday tarlalarinin rengini gördükçe seni hatirlayacagim.

(k. prensin dünyadan ayrılacağını anlayan yazar da ona şöyle der:
Ama içim rahatlamamişti. Tilkiyi hatirladim. Insan birinin kendisini evcilleştirmesine izin verirken, bir parça da aglamayi göze aliyor demektir.)

Adsız dedi ki...

neden mevlana başlığı altına küçük prensi yazdığımı sorabilirsin. hemen cevabını vereyim:
şems -i tebrizi ve mevlana'da birbirini evcilleştirmişti.
ama Saint Exupery'nin küçük prensi gitti, mevlananın şems_i tebrizi'si gitti

evcilleştirmek biraz da gözyaşını göze almaktır...

Adsız dedi ki...

Annemle, Nazım Hikmet’in “yaşamaya dair” adlı şiirini GencoErkal’ın sesinden dinliyor ve izliyoruz. Genco Erkal’ın arkasında Fazıl Say ve koca bir orkestra var. Şiirin girişinde Fazıl Say solo piyano çalıyor, amanyarabbi! Ne çalmak ama sanki kendinden geçiyor. Orkestra da onun müziğiylekendisinden geçmiş durumda. Anneme, bak diyorum nasıl da büyülenmiş herkes. Nasılbüyülenmesin diyor, yama gibi değil ki çalışı, her şeyiyle çalıyor, yaşıyor. O,müziğin içinde kendi oluyor. Kim kendini vererek dolu dolu yaşasa diğerleribundan büyülenmez mi?

Kaçıyor ama insanlar, korkuyor diye düşündüm… Mantıklarıyladeğil yürekleriyle yaşayanlar –ki bence beyinlerini yadsıyanlar- yaşamlarındayama olmayı göze alıyorlar… Yaşamaktan korkanlar diyor annem, kendine değervermekten kaçanlardır. Katılıyorum. Hatta acı çekmesini bile beceremeyenlerdir.Hermann Hesse’nin sözleri geliyor aklıma:

“ kuş, yumurtadan çıkmaya çalışıyor. Yumurta dünyadır vedoğmak isteyen bir dünyayı yok etmek zorundadır”



Bence insan doğarken ilk olarak zaman algısıyla doğuyor,zaman bir değişimdir çünkü. Ölürken de zaman algısıyla ölüyor… Sevmek,sevdiğinizi söylemek için ayıramadığınız zaman…



Sevmeyi sorumluluk sananlara, sevilmeyi beceremeyenlere, acıçekmekten korkanlara, aşık olunca her zaman canının yanacağını düşünenlere hediyem olsun.

bilen dedi ki...

Buraya yazı yazmış herkesten özür diliyorum.
Zamanında bu güzel konuyu geliştirmek için zaman harcamadığım için!

son söz:

hayat; sen ilerisi için plan yaparken yaşadıklarındır.